Saturday, November 8

özlemin en onmaz zamanında akıntı taşlara çarpar

ruhunu kaybetmiş bir misket gibi rengarenk kırılırsınız

anlamı kendinden mesul suretiniz uzak gözlerden

değişim kırılma noktasında apaçık

başka baktığımız gözde oluştururuz sevmek istediğimizi

bir anlatan olmazsa tanımaz aklımız çırılçıplaklığımızı

baştan unutmuş da doğmuşuz

sevgisiz gülemez korkusuz ölemeyiz

gülmelerle ağlamalarda gidip dönen ağızımız yeter

derin, derin olmasına çizgilerimiz

diplerden yükselip bir sevgiliye uzanabilecek kadar da

yüzeydeyiz

kayıp birini gömeriz an gelir

yokluktakinin resmini çizeriz

yokluğunda ne doymayı ne acıkmayı biliriz

sakin bir çınar gölgesi de olmak istesek deli delişmeniz

gerçekte hep gibi görünen birer hiçiz

bizden değil bahsimiz biz bal gibi tekiliz

No comments: