hülyalı bir akşam iniyor o rıhtıma
sis boş anılarda bir ağızdan inleyen sözlerimiz
kırmızı yağmurluğunuzla merdivenlerden akıyor gibisiniz
bir terkediş geçiyor belli belirsiz gözlerinizden
bir özlemi özlemeye gidiş narin parmaklarınızda
ben, elimde soğuk ve üç kuruşluk şarabımla ateşin başında
yalnız
görmüyorsunuz ne aşkı, ne ateşi, ne beni
aşk tam burada, kıpkırmızı burnumla yanaklarımda
yürek haddini bilir, yetmiş yaşında
boğuluyor sesim çıkmıyor, seslenemiyorum peşinizden
oncasının üstüne bir pişmanlık da siz bırakıyorsunuz
yaşlı gözlerime
içim titriyor gençliğinize, su yarın kadar soğuk
erken bu ayrılık, olacakları yaşamadan
vazgeçmek olur mu hiç bir sert ayazda
gel otur
aşk tam burada, kıpkırmızı burnumla yanaklarımda
yürek haddini bilir, yetmiş yaşında
ağla denizler kadar, ama denizde kaybolma
bil, unutulur her acı
içinde pişmanlık olmadıkça
No comments:
Post a Comment